Kemal Kılıçdaroğlu ve Alevi Hilali’nin Oluşumu!- AzTurk Haber Editörü
Son günlerde Türk siyasetinde yapılan açıklamalar bağlamında muhalefetin lideri Sayın Kılıçdaroğlu‘nun Suriyeli mültecilerle ilgili dile getirdiği ifadeler ve ileri sürdüğü söylem dikkat çekti. Bazıları dile getirilen ifadeler ve ileri sürülen söylemlerin ekonomik kaygılardan kaynaklandığını öne sürerken bazıları da bu yaklaşımın yüz binlerce masum Suriyeli Müslüman’ın ölümünden sorumlu olan ve insanlık dışı uygulamaları ile bilinen Beşar Esad‘ın diktatör rejiminin yaklaşımı ile uyum içinde ileri sürüldüğüne inanmaktadır.
Bu yaklaşımı eleştirenler Kılıçdaroğlu’nun ifadelerinin on yıllardır Suriye’yi yöneten Alevi inancına mensup bir diktatörün görüşlerinin yankısını taşıdığını ve çoğunluğunu Sünni nüfusun oluşturduğu diğer iki partinin de ideallerine ve görüşlerine aykırı olduğunu ileri sürmektedirler. Beşar Esad ve babası Hafız Esad’ın mensubu olduğu Alevi topluluğu, Suriye’nin toplam nüfusunun %10’undan azını oluşturmasına rağmen elli yılı aşkın bir süredir iktidardadır.
Suriye halkının rejim karşıtı ayaklanmasına rağmen Suriye rejiminin ayakta kalabilmesi Rusya ve İran’ın desteği ile mümkün olabilmiştir. Uzun yıllardır otoriter bir rejim tarafından yönetilen İran, Alevi ve Şii topluluklarla dini ve ideolojik benzerlikler paylaşan Suriye hükümetine büyük bir destek sağladı. Bu destek, mali yardım, petrol sevkiyatı, silah temini ve askeri personelin konuşlandırılması dahil olmak üzere çeşitli biçimlerde kendini göstermiştir.
Özellikle Kılıçdaroğlu’nun son açıklamasında İran’ın “Horasan Eyaleti” ile atasal bağlara sahip olduğunu iddia etmesi İran’a bir göz kırpma ve İran rejimine bir sinyal şeklinde yorumlandı. Eleştiri yapanlara göre Kılıçdaroğlu’nun iktidara gelmesi halinde, politikalarının Alevi toplumu kayırmaya yönelebileceğini ve potansiyel olarak Türkiye’nin ulusal çıkarlarına aykırı kararlara yol açabilecektir. Ayrıca dış politika önceliklerindeki bu tür bir değişikliğin, bölgesel ekonomik işbirliğini ve ilerlemeyi engelleyerek Türk soylu topluluklarla da ilişkileri olumsuz yönde etkileyebileceğinden endişe edilmektedir.
Bu konudaki görüşler farklılık gösterse de Kılıçdaroğlu’nun Suriyeli sığınmacılara yönelik bakış açısı ve bölge siyasetine yönelik olası politikalarının ciddi bir şekilde tartışma konusu olduğu açıktır. Türkiye gelecekteki seçimlere hazırlanırken, bu tartışmaların devam etmesi ve kilit meselelere ilişkin ulusal söylemi ve ülkenin bölgedeki diplomatik angajmanlarını şekillendirmesi muhtemeldir. Bununla birlikte, bu tür politikaların Kürt azınlığı üzerindeki potansiyel etkilerini göz önünde bulundurmak önemlidir, çünkü iktidarda bir kaymanın özellikle Suriye ve İran’da olmak üzere Kürt nüfusa yönelik artan baskı ve vahşete yol açabileceğine dair da endişeler söz konusu oluyor.”